Bju aralar pek sık post giremiyorum, kendimi berbat hissediyorum aslında bu konuda. Her zaman daha sık yazmayı istemişimdir, ancak havaların soğukluğundan mıdır bilmiyorum ama fena halde bir tembellik var üzerimde. Görseniz sabah yataktan çıkmak için sarfettiğim çabayı, halime acırsınız :) Ama bunlar daha iyi günlerim sanıyorum, evlendiğimde halim nice olur artık bilemiyorum :P
Geçen hafta cuma günü, yine karlı bir Ankara'da geçiyor bu hazin olay... :) Nişanlımla aynı kurumda çalışıyorz biz. Cuma günü odasına çay içmeye uğramıştım akşam işim olmadığı bir vakit. Bir de ne görsem, oda arkadaşı Zeynep Abla, mini mini bir kardan adam yapmış, camın önüne kondurmuş, kalemden kolları, siyah siyah gözleri; bir de portakal kabuğundan somurtuk bir ağzı var :) Nasıl şirin anlatamam :) Dedim ki hemen "ben bu şirinin bir fotoğrafını çekeyim, karın çok kahrını çekiyoruz, bu bari güldürsün beni" :) Zeynep abla hemen somurtuk ağzı gülümseyen ifadeye dönüştürdü, "Fotoğrafta da gülsün" dedi, bakın işte nasıl olmuş :)
Sonracıma, dün yine onların odasına uğramıştım, bu sefer ise...
Zavallım ölmüş, erimiş, geriye gözleri, ağzı ve sadece tek bir kolu kalmış :))) Diğer kol nerede Allah bilir, bari iskeleti tam kalsaydı garibimin :)))
Çok güldüm ama, sizinle de paylaşmak istedim :)))
Beni çok mutlu eden başka bir olguyu daha sizlerle paylaşmak istiyorum. Biliyorsunuz okumayı çok seviyorum, ama bunu sevmemin yanı sıra, uzun zamandır gönlümde yatan başka bir tutkum daha var, o da "yazmak". Çok büyük bir yazar olmak gibi bir hayalim yok, ama bilirsiniz işte, insan hayalleriyle vardır... Bu da benim hayalim... :) Kafamda türlü türlü konular var, yazmak da istiyorum, Yaratıcı yazarlık kursları var, ama zaman eksikliğinden ötürü katılamıyorum :( "bir planı nasıl oluştururum işe nasıl başlarım, ne yapmalıyım?" gibi sorularımı cevaplamak için, bir kılavuza ihtiyacım vardı. Kitapyurdu.com'da işte tam böyle bir kitap buldum, iç sayfalarına baktım, ve dedim ki "bu kitabı edinmeliyim hemen!!!" eeealmışken sadece onu alsam haksızlık ederim, yanına da yine uzun zamandır okumak istediğim "Anna Karenina"yı ekledim. Rus edebiyatını çok severim hem... Bayağı da okumuşluğum vardır, ancak Anna Karenina'yı atlamışım nasılsa. Eskileri okumak ayrı bir huzur benim için. Sanki o yüzyıla geri dönüyorum, masalların yaşandığı Çarlık Rusyası'na. Büyülü bir atmosferi var, karlı ve esrarlı, prensler, prensesler ve halk... Tezatlıklar, aşklar, yoksulluklar... Herneyse...
Bir de çekiliş planım vardı tabii, onun için de sepete bir de "2012 Yazarlar Ajandası"nı ekleyince ödememi yaptım ve kargomu sabırsızlıkla beklemeye başladım... Salı günü sipariş ettim, cuma elimdeydi, havanın karlı oluşundan dolayı "ya kargom haftasonu gelirse, ya dairede olmazsam" endişelerini yaşıyordum ama, çok şükür hiç lüzum kalmadı, cuma günü pıt diye geliverdi :)
Tomiş tombiş paketlemişler, ptırdak ambalaja sarmışlar, bişeycik olmasın diye kitaplarıma :)
Açılış anıııı :) Bu mutluluğa bayılıyorum :) Mücevher alsam bu kadar mutlu olmam :) Yok belki de olurum, bilemem, severim altını :D Eşdeğer mutluluk diyelim :P O zaman, ey nişanlım, eğer okuyorsan, mücevherin muadili kitaplar alabilirsin bana, seni daha az zarara sokmuş olurum :)
Kitaplarııım :)
Anna Karenina'm, 1068 sayfa, İş Bankası Yayınları, Hasan Ali Yücel Klasikler Serisi'nden... Biraz nostaljik bir hali var bu serinin, o yüzden bayılıyorum... Altında yatan tarih, 1940'lı yıllar esintisi de benim ayrıca ilgimi çekiyor. Bu konuya başka zaman değineceğim...
Yazarlık kılavuzum :)
Bunu tanıyorsunuz zaten :)
Bunlar da her kitap siparişimle gelen, olmazsa olmazlarım, yaldızlı kitap ayraçlarım :)
Çekilişim devam ediyor, buraya tık tık ederseniz, siz de katılabilirsiniz hala katılmadıysanız :)))
Sevgiler çoook :)